23 Şubat 2015 Pazartesi

Elimi Attığım Her Şeyi Kuruttum

Allah kem gözden, kenafirlerden, kötü sözlülerden, nazar değdirenlerden korusun inşallah...

Birazdan anlatacaklarımdan sonra etrafımda insan kalacak mı ondan bile şüpheliyim. Bazen kendi kendime bile zarar veren bir insanken ben etrafımdakilere neler yaptım neler siz düşünün. 

Bunu ilk ne zaman fark ettim bilmiyorum ama fark ettikten sonra çok kötü hissettiğimi söyleyebilirim. Annem hep renkli gözlülerin nazarı değer derdi. Benim gözlerim ela ama bilemedim ki şimdi. 


Neyse. Ben daha fazla uzatmadan anlatayım artık. Çocukken arkadaşlarımın oyuncaklarını beğenirdim mesela, onlarda bana vermezlerdi oynatmazlardı. Birkaç gün içerisinde o oyuncağa mutlaka bir şey olurdu. O zamanlar hoşuma gider yüce Rabbim'in bir takdir-i ilahisi diye düşünürdüm. Şimdilerde böyle düşünmediğimi itiraf etmeliyim. 


Aradan onca geçen zamandan sonra 7. sınıfa gittiğim sıralar, Pislick diye bir mağaza vardı. Böyle bol bol polarların satıldığı, rapçilerin giyindiği bir mağazaydı. Ben de tabi fena rap dinliyorum o zamanlar, fena özeniyorum böyle bol kıyafetlere. Ordan bir polar beğendim. Bütçeme (olmayan bütçeme) biraz fazla geldi. Anneme yalvardım yakardım bana mısın demedi almadı. Aynı poları bir arkadaşıma daha gösterdim sanırım o da abisine göstermiş. Birkaç gün sonra bir baktım abisinin üstünde o polar var. Noluyoruz lan dedim. Benim istediğimi benden önce bir başkası almış. O kadar çok üzüldüm ki artık nasıl gözüm kaldıysa bir hafta sonra yırtıldı o polar. Nasip olmadı giymek.



Lise zamanlarım, dershanedeyiz. Yanılmıyorsam 11. sınıftayım o zamanlarda. Rotring kalemlere de zaafım var benim ama daha çok beyaz olanlarına. Niyeyse beyaz rotring benim için daha özel sanki daha farklı gibi, neyse. Benim elimde siyahı var arkadaşımda beyazı. Dedim gel bunları değiştirelim, sonuçta aynı kalemler benim renk takıntım var onda çok gözüm kaldı bak falan. Yok ikna edemedim. O benim uğurlu kalemim dedi, senelerdir onu kullanırım, her sınava onunla girerim dedi. Vermedi. Birkaç gün sonra bilin bakalım ne öğrendim. O kalem kayboldu. Allah'tan kaybolan kalemiyle birlikte şansı, uğuru gitmedi de çocuk sınavda Türkiye derecelerine girecek kadar iyi bir şeyler yaptı. Hiç de fesatça düşünmemiş bakmamıştım yemin ederim ama işte neden böyle olduğunu anlayabilmiş değilim. Bu andan sonra cidden inanmaya başladım ama nazarımın değdiğine. 



Hep başkalarından örnek verince şimdi diyeceksiniz ki kıskanç, fesat, kem gözlü falan yok öyle bir dava kendi kendime ettiklerim bunları ikiye katlar. Diş ağrısı çekiyorum sonra geçiyor. Bayadır da dişim ağrımıyor ya diyorum ertesi gün hastaneliğim... Telefon alıyorum yeni, ay bu da çok dayanıklı çıktı bak kaç aydır bir şey olmadı diyorum, ertesi gün telefon suya düşüp pert oluyor. Ders notlarım çok iyi gidiyor sınav notlarım falan tamam diyorum bu dönem iyiyiz baya ondan sonraki tüm sınavlarım yerlerde.



Bir arkadaş vardı. Bir gün buluşup görüştüğümüz bir ortamda babasının arabasından bahsetti. Modeli de iyi bir arabaydı. Ay çok güzelmiş bize niye göstermedin, bizi niye gezdirmedin lan bununla çok gözüm kaldı bak dedim. Güldük geçtik. Tabi aynı cümlelerin arkasına Allah kazasız belasız güle güle kullanmayı nasip etsin kardeşim de dedim. Sonra ne duyayım... Ertesi gün ikimizin ortak arkadaşı olan biri vardı o aradı, babası o arabayla takla atmış. Tabi kimsenin canına hiçbir şey olmadan, burunları bile kanamadan çıkmışlar o arabadan ama araba iptal, araba şok, araba vefat.



Yakın zamanda olanlardan bahsedeyim biraz da. Bir arkadaşım daha vardı eskilerden. Benim eski sevgilimle süren ilişkimden daha uzundu bunların ilişkisi yani şöyle anlatayım. Onlar çıkmaya başladıktan 10 ay sonra falan biz başlamıştık. 3. senemizde biz ayrıldık tabi bunlar hala devam ediyor. Ben böyle depresyonda olduğum tüm o dönemler boyunca bunların boy boy fotoğraflarını orda burda görüyorum. Nasıl mutlular, nasıl aşıklar aman Allah'ım hayallerdeki çift resmen. İçimden maşallah demeyi eksik etmesem de bir gün artık canıma tak demiş olacak ki, ulan bunlar da bayadır birlikte hala ayrılmadılar helal olsun dedim. Arkadaşlarıma anlattım böyle de uzun süre bir ilişki falan diye. Aradan 15 gün geçti bunlar ayrıldı. Hani böyle ufak bir anlaşamazlık tartışma falan değil baya bildiğiniz ayrıldılar. Bir daha birbirlerine dönmemek üzere. İçim acıdı, üzüldüm, suçlu hissettim. Sonra dedim ki amaan sanki sen mi yaptın, nasip değilmiş nasip.

yazık oldu caaanım çifte


Geçenlerde de yeni bir kuaför buldum kendime, tamam dedim iyiymiş burası devamlı buraya gelirim ben. Sahibiyle de hatta konuştuk. Sevinirim gel tabi dedi. Ne de olsa müşteriyim. Ulan önümüzdeki ay orası bayan kuaföründen erkek kuaförüne döndü. Bu ne demek şimdi? Ne anlamam gerekiyor benim burdan. Ne demek istiyorsunuz...
Sonra gittim başka bir kuaför daha buldum orayı da beğendim. Aynı süreçler onunla da işledi. Tekrar gitmeye karar verdiğimde bulamadım. Önce ben yerini karıştırdım sandım, bulamıyorum dedim. Tabelasına bakınmaya başladım. Tabela falan hiçbir şey yok ortada. Arkalarında hiçbir iz bırakmadan kaçıp gitmişler. Çok kırılıyorum ama artık gerçekten. Buradan kuaförlerime sesleniyorum ne olur geri dönüüüüün.



En son iki akşam önce gittiğimiz kafede, arkadaşım nasıl da yakışıklı çocuklar var oturun az bakalım şunlara dedi. Oturduk hani nerdeymiş falan dedim. Baktım çocuklar cidden yakışıklı. Allah sahibine bağışlasın artık napalım dedim. 5 dakika sonra kafe bomboş. Bir biz kaldık bir de üç masa daha doluydu. Düşünüyorum düşünüyorum neden böyle olduğunu gerçekten anlayamıyorum. 

Sonuç olarak arkadaşlar, bunu nasıl yaptığımı bilmesem de varsa eski sevgiliniz, hasmınız, düşmanınız beklerim. İki bakışa bu iş tamam... Çok şeyapmayın yani hallederiz. Hadi öptüm hepinizi. :*



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder