12 Ağustos 2014 Salı

Bu Gece

Bazı geceler yalnız kalırsınız. 
Tüm yalnız kalışlarınızdan farklı olur bu. 
Hem birileriyle konuşmak ister hem de tam tersi tüm dünyaya karşı susmak istersiniz
Zaman ilerlemez mesela
Şarkılarla kendinizi avutursunuz
Birkaç şarkı sözünde kendinizi bulup daha da hüzünlenirsiniz.
Geçmeyecek bazı şeyler vardır
Ve geleceğini gördüğünüz kötü günler...

Öyle bir gece işte bu sevgilim.
Hem sana ihtiyacım olup hem de senden kaçmak istediğim bir gece
Her zaman her şeyin altından kalkıp güçlü olamıyorum
Biliyorsun güçlü olmak da istemiyorum.
Birkaç huzurlu an ve birkaç küçük mutluluk.
Yetebilirdi.
Böyle olmadı.
Olabilirdi, biliyorduk, beceremedik.

Özür dilerim sevgilim.
Kalbimi sana verirsem yeter sandım
Yetmedi.
Bazen her şey çok sevmekten
Bazen de sevgini gösterememekten.
Küçük bir kız çocuğuyum ben,
İlgiye, korunmaya ve sana ihtiyacı olan.
Göremedin.

Kalp kırıklıkları olan bir insan
Pamuklara sarılıp saklanması gereken bir insandır
Hiçbirimiz bunu beceremedik
Parçalanacağımı bile bile gelmiştim ben
Bile bile sevmiştim
Kollarına teslim etmiştim kendimi
Pişman değilim ama;
Kırgınım.
Üzgünüm.
Yorgunum.

Keşkelerim var söylemek istemediğim
İçime attıkça içimi parçalayan
Nefes almamı zorlaştıran.
Sevgim var bir de kocaman
Ama sana yetmeyen.
Sen varsın bir de 
Hep yanımdaymış gibi olan 
Aslında en uzağımda duran

Bugün sana bunları anlatmam gerek
Kimseye anlatamadıklarımı
Sana söylemem gerek
Yoksun
Acı olan da bu zaten
Gidiyorsun ve ben bunu görüyorum
Elimden bir şey gelir mi bilmiyorum
Açıkçası hiçbir şey yapmak istemiyorum
Yirmi yaşında gibi görünen aslında altmışını çoktan geçmiş
İhtiyar bir yüreğim var benim

Kelimelerle anlatamayacağımı bile bile uğraşıyorum
Durmadan konuşuyorum sana
İçimdekileri döküyorum
İşe yaramadığını görüyorum
Ancak pes edemiyorum
Vazgeçersem kaybedeceğimi biliyorum
Aslında çoktan kaybetmişim 
Görmek istemiyorum
Karanlıktan korkuyorum
Gidersen karanlıkta kalacağım.
Söylemeye çekiniyorum.

Birlikte olursak her şey düzelir sanmıştım, 
Tüm acıların üstesinden gelebiliriz sanmıştım, 
Canımı yakabileceğini düşünemedim.
En büyük dermanım senken
Derdim olabileceğini bilemedim.
Orada tam karşımda gibisin ama
Dokunamayacağım kadar uzaklara gittiğini biliyorum.
Elveda demek zor sevgilim
Ben demeyeceğim.
Birinin gidişini izlemenin ne kadar zor olduğunu 
İlk 7 yaşımda öğrendim.
Zamanla alışırım sandım, alışamamışım.
Gidişini izlemek beni parçalıyor.
Susuyorum.
Çünkü söylemem gereken her şeyi söyledim ben.
Aslında yapmam gereken her şeyi yaptım.
Bundan sonra durup izlemek bana yakışan
Kısacası;

"Sana gitme demeyeceğim
Ama gitme Lavinia"


6 Ağustos 2014 Çarşamba

Eksik Bir Şeyler

Bu gecenin şarkısı kesinlikle bu olmalı


Çok fazla gülüp eğlendiğiniz, arkadaşlarınızla mutlu olduğunuz dakikalarda hiç yüreğinizin ortasına bir şey oturduğu oldu mu? Soluğunuzun kesilmesi, yutkunmakta zorlanmanız, ne yapacağınızı bilememeniz vs. Sanırım bana birkaç defa oldu. Bu en etkilisiydi belki de. Bunu üzerimden atabilmem biraz zaman alacak gibi duruyor. 

Yokluğuyla başa çıkmakta zorlandığınız şeyler yüzünüze aniden vurulduğunda ne yapacağınızı bilemezsiniz. Nitekim ben de bilemedim. Kasıtlı olarak yapılmadığını bildiğimden birazda kızacak kimsem olmadığından çaresiz kaldım. 

Çok daha küçükken böyle şeyler yaşadığımda çok sinirlenirdim. Bunu yapan insana bilsin, bilmesin yaptığı şeyden dolayı hemen kinlenirdim. Bana kötü davranmak için yaptığını düşünürdüm. Ancak zaman geçtikçe ve yaşım ilerledikçe kızmamaya başladım. Kimsenin bunu bilerek yapmadığını biliyordum. Yine de bugün canım çok yandı.

Arkadaşım bir konu hakkında bir şey öğrenmemi istiyordu. Ben de öğrenebileceğim kimse yok dedim. Bir arayıp sorsana dedi. Kime sorayım ki nasıl soracağım dedim. (Yaşadığım olayı bildiğini düşünerek.) İki dakika arayıp merak ettim ya diye sorsana dedi. Arayamam malesef dedim. Önce anlamadı sonra diğer arkadaşların kaş göz yapmasıyla her şey anlaşıldı. Ortamda bir gerginlik, bir üzüntü, belki de bir acıma. O an içime oturan o acının sanırım bir tarifini yapamayacağım. Hiç bu kadar çok etkilenmemiştim. Bazı duygularımı kaybetmiştim kendime karşı. Sevdiğim bazı insanları aramak, konuşmak, sesini duymak gibi. Üzerinde biraz düşününce ne kadar çok eksik kaldığımı gördüm.

Bilmediğiniz şeyleri soracağınız, büyük, güvendiğiniz birinin olması aslında çok büyük bir nimet. Bunu kaybettiğiniz an büyümeye başlıyorsunuz. Olgunlaşmak zorunda kalıyorsunuz. Birçok şeyi çok küçük yaşlardan beri kendi kendime yapıyorum. Mesela 11 yaşındayken evin faturalarını bile ben ödemeye giderdim sokakta arkadaşlarım oyun oynarken. Erken büyümek o kadar da iyi bir şey değilmiş aslında. 

Bazı şeyler hep eksik kalıyor ne yaparsanız yapın. Elinizde olmadan kaybettiğiniz insanlar için ne kadar dövünürseniz dövünün pek faydası olmuyor. Bunu yapan arkadaşım hiç farkında olmadan yapmıştı fakat içimde hangi büyük taşların yerinden oynadığını bir tek ben biliyorum.


5 Ağustos 2014 Salı

Sürpriiiiz :)

Sürprizleri çok sevdiğimden bahsetmiş miydim hiç? 
Sürpriz yapmaya da bana yapılmasına da bayılırım. Birini mutlu edecek şeyler hazırlarken ondan daha çok mutlu olduğum bir gerçektir. Bana sürpriz yapıldığı zaman da ne olduğu hiç ama hiç önemli değil birinin beni düşünerek bunu yapmış olmasına çok seviniyorum. 

Bir insanın yüzündeki gülücüğün sebebi olmak o kadar güzel bir şey ki. Terapilerin en büyüğü belki de. Bir insana seni unutmadım, seni düşünüyorum, hepsi senin için hissi verebilmek mükemmel. Tavsiye ediyorum. Sevdiklerinizle bağlarınız daha bir güçleniyor emin olabilirsiniz.  

Küsmek bana göre değil bunu çok iyi biliyorum. Hayatımda şimdiye kadar, bir kişi hariç, hiç kimseye küsmedim. Sanırım bununla gurur duyuyorum. Hiç kırılmadın mı diye sorarsanız bolca kırıldım ancak unutmaya çalıştım. Bir sorunu ne kadar uzun süre etrafımda hissedersem o derece huzursuz oluyorum. Bir arkadaşımın bile sevdiği biriyle darıldığını duyayım hemen içim kararıyor. İstiyorum ki herkes herkesle iyi anlaşsın. Pek mümkün değil tabiki. 

Konu dışına çıkmayayım en iyisi :) Kendimi bu konuda Sunay Akın'a çok yakın hissediyorum. Kendisi de bir şey anlatırken birden fazla konuya atlamakta bir usta :) fakat bunu tam tadında yapıyor. Yine konudan saptım sanırım...

Demem o ki sürpriz yapın; uzun süredir konuşmadığınız birini arayın, sevdiğiniz birine durup dururken özlediğinizi yahut sevdiğinizi söyleyin, kendinize bir şeyler alırken yakın arkadaşınıza da beğenebileceği bir şey alın, uzun uzun içinizdekileri anlatın bir anda, komik bir anınızı ya da. Siz de mutlu olacaksınız bu durumdan. Çünkü hayatta her şey sevilmekten ibaret değil. Sevdiğiniz zamanda pek ala mutlu olabilirsiniz. En azından ben böyle düşünüyorum ve hissediyorum :)