30 Temmuz 2014 Çarşamba

Bir Bakar Mısınız Bayım?

Hala acıyor kırılan yerleri kalbimin...

Zaman geçtiği zaman geçmeyeceğini öğrenecek kadar çok büyüdüm. Etrafımı gözlemlemeyi öğrendim. Zamanla insanların nasıl değiştiğini gördüm. Zamanın bizi nasıl yendiğini.
Bir de seni...

Anlatmalıyım. İçimde biriken her şeyden bahsetmeliyim. Ama kime? 
Kendimle mi yarışıyorum seninle mi?
Zamana mı küskünüm sana mı?
Acılarımın ilacı sen misin yoksa ben mi öyle olsun istiyorum.
Pişman mıyım? Pişman mısın?

Sorularımla senin hala bıraktığın yerdeyim. Görüyor musun beni? Sahi bazen merak ediyor musun? Ben seni her an düşünüyorum. Hala attığım her adımı sana göre ayarlıyorum. Zaman bizi yendi ancak bendeki seni henüz yenemedi. 

İnanmalıydım sana ve inandım. Hiç kimseye olmadığı kadar çok hem de. Teslim ettim kendimi. Bilmediğin ne çok şey vardı halbuki. Bilmek istedin mi? Durmadan anlatmak istedim oysaki ben. Sonra fark ettim ki dinlemiyorsun, duymuyorsun sesimi. Sustum ben de. Kimseye olmadığı kadar çok sustum sana delicesine anlatmak isterken. 

Denedim bitirmeyi.
Unutmayı.
Zamana bırakmayı.
Sensizleştim.
Sensizleştikçe sessizleştim.
Sessizleştikçe sevgisizleştim.

İçimde bıraktığın boşlukla öylece bekliyorum.
Beklemek en büyük cezaydı bana verdiğin.
Ki hiç sevmezken beklemeyi.
Sevdim.
Ucunda sen olduğunu bildiğimden sevdim.
Zaten sana dair neyi sevmedim ki?

Bir yanım eksik.
Görüyorsun ya hep yarımım.
Gelip tamamlamak istersen diyorum buradayım.
Yokluğunda yarım kalan masalı geldiğinde yine tamamlarız.
Biliyorsun işte.
Konu senken imkansız görünmüyor hiçbir şey.
Bayım; 
Yeniden sevebilir miyiz bu kırık kalplerle?



21 Temmuz 2014 Pazartesi

Bugünden Kopanlar

Hayat her zaman beklentilerinizi karşılamaz önce bu konu da bir anlaşalım.

İnsanlar böyle yüzleri gülerek uyanıyor filmlerde, sevinçle pencereye koşup doğan güneşe gülümsüyorlar, hafif bir rüzgar esiyor sonra gıdıklanır gibi hoşlarına da gidiyor falan filan. Eee nerde bunun gerçek hayattaki karşılığı? Mutlu uyandığım o kadar az sabah hatırlıyorum ki. Saysam bir listeye sığarlar. Hayatım şu son dönemi somurtmakla yahut birilerinin yaptığı aptalca şeylere canımı sıkmakla geçiyor. Halbuki oldukça fazla gülen bir insanım, mutlu insanları severim. Somurtan insanlardan hep uzak durmaya çalıştım çünkü enerjimi düşürdüklerine inanırım. Ancak nedense ben şu son günlerde oldukça fazla mutsuz dolaşıyorum. Boş ya bomboş geliyor birçok şey. Okuyarak vaktimi geçiriyorum farklı dünyaların içine girebilmek için o da bir süre sonra etkisini kaybediyor. 

Mutlu aşk falan yalan hikaye bence. İlk başlarda bu canım cicim ayları var. Sonra her şey senin karşındakine ne kadar tahammül edebildiğine bağlı. Eğer sabırsız bir insansan, tahammülün yoksa artık ipler kopuyor. Sonra ne yaparsan yap açılan yaraları kapatmak mümkün olmuyor.

Nefes almaya ihtiyaç duyuyorum bazen. Duvarların üstüme geldiğini, insanların boş işler peşinde koştuğunu ve beni daralttığını hissettiğim her zaman kaçtım. Evet kaçmak korkaklık gibi bir şey belki ama gururla söylüyorum kaçtım. Girilmesi baştan saçma olan bir savaş için kalamazdım. Sizi anlamayacak insanlarla vakit kaybetmeyin, onlara bir şeyler anlatmak için uğraşmayın çünkü anlamazlar. Hele ki kendi bildiğini tekrarlayıp duran papağanlarla bu tarz tartışmalara maruz kalıyorsanız kaçabildiğiniz en uzak yere gidin. Sizi yorarlar, canınızı bile çıkarırlar. Beni çok yordular. Bu sebeple artık kaçmak bana korkaklık gibi gelmiyor. Aksine şimdiye kadar gösterdiğim cesaretimin sonucunda bu, kendime verdiğim bir ödülmüş gibi.

Böyle zamanlarda konuşacak birini bulamamakta kötü. Kime ne anlatacaksın. Şahsen ben artık kimseyle konuşmak istemiyorum, kimseye derdimi anlatmak istemiyorum. Yarın bir gün, kuyruk acısıyla kimin size ne zararlar vereceğini bilemezsiniz. Kimse hakkınızda fazla şey öğrenmemeli bence. Ben bununda zararını çok çektim.

Sanırım şu hayatta en sevdiğim/sevmediğim yönüm unutmak. Evet öyle unutkan bir insanım ki artık bunun bir sınırı yok. Kitap okumak için ayağa kalkarım hangi kitabı alacağımı unuturum. Arkadaşıma buluşmak için söz veririm, gününü saatini unuturum. Bilgisayarı açarım bir işimi yapmak için o işin ne olduğunu unuturum, yemek yemeyi unuturum bla bla bla... Daha bir sürü şey. Fakat bazen de unutamadığım oluyor. İnsanları, anıları, yüzleri, yaptıklarını. Unutamamak insanlara verilmiş en büyük ceza bana kalırsa. Düşünsenize, aklınız çıkıyor ama onlar çıkmıyor aklınızdan. Bugüne kadar unuttuğum şeylerin cezasını pek çektim diyemem ancak unutamadığım şeylerin acısını hala çekiyorum. 

Bazen canın sağ olsun diyebilme cesaretini göstermek gerekir. Sevgi her şeyin üstesinden gelmez belki ama üstünü örtebilmelidir. 

BU DA BENDEN OLSUN

20 Temmuz 2014 Pazar

Zamansızlık

Bir zamansızlığın içinde buldum seni farkında mısın? Sen varken etrafımdaki hiçbir şeyi görmüyor gözüm. Sen varken hayat duruyor diğerleri için. Sadece sen oluyorsun. Sadece sen varsın bu dünyada. Ve evren senin önünde eğilip kalıyor. Farkında mısın?

Daha önce birileri de böyle senin gibi sevilmiş midir dersin? Birileri yanındayken dahi seni böyle özlemiş midir? Bu kadar sonsuz bu kadar büyülü olduğuna inanmışlar mıdır? Söylesene böylesine zamanı durdurmaya nasıl yetiyor gücün? 


Ben seninle var oldum, seninle tamamlandım, seninle bir bütünüm ve vakti geldiğinde seninle yok olacağım. Biliyorsun bir kere sana karıştım ayrılmanın mümkünü yoktur. Ki zaten gitsen bile hep benimle olacaksın. Ruhuna mühürlenmiş yüreğim. Hiç kaybeder mi bu kalp senin izini?



Kıskançlığı yeniden yazıyorum ben seninle sevdiğim görmüyor musun? Hayatındaki bir saniyeni dahi bir başkasıyla geçirdiğinde ben çıldırıyorum. Çünkü sen bana ait olmalısın her şeyinle. Yalnızca ben. Hayatın, kalbin, aklın, ruhun, bedenin ve en önemlisi kokun sadece benim olmalı. Çünkü biliyorsun bir başka ihtimalde dünyayı yerinden oynatabileceğimi. 

Neredeydin şimdiye kadar diye sormayacağım sana. Bunca yalnızlığımın acısını çıkarmayacağım senden. Sorsan hatırlamıyorum senden öncesini bile. Adınla sesleniyorken hayatımdaki herkese ve duyduğum her ses senin sesinmiş gibi, gördüğüm her yüz senmişsin gibi oluyorken nasıl kıyabilirim ki böyle sevdiğime.


Boşverdim ben öncesini sonrasını. Şu anıma bakıyorum yalnızca seninle. Çünkü sen varsan her şey tamam. Çünkü sen varsan her şey çok daha kolay. Sen varsan hayat daha çekilebilir bir hal alıyor. Duyduğum şarkıların bile melodisi daha bir güzel geliyor seninle. Tek istediğim kal şu an olduğun yerde. Hiçbir yere gitme. Çünkü gidersen paramparça olacağım. Çünkü gidersen nefes almam biraz daha zorlaşacak. Gitme. 


Zamansızlığınla geldin. Her şeyimi alıp çekip gitme.




13 Temmuz 2014 Pazar

Hem Biliyorum Hem Bilmiyorum

Hemen şu an anlatsın birileri bana
Anlayamadığım ne varsa anlatsınlar
Benim olmayanlar neredeler bulsunlar
Ve kim onları benden almışsa hepsini vursunlar

Gidenlere de bir zahmet sorsunlar
Hiç geriye dönüp bakmışlar mı?
Arkada kalanlar hiç koymamış mı?

İç sızlatacak ne kadar cümlem varsa
Hepsini sakladım senden sonra
Kalanlarla gelenleri karıştırmamak adına
Koyuyorum seni kalbimin en ücra noktasına

Ve sen unut artık bana dair ne varsa
Daha kolay olur belki,
Arkandan söverken geçmişi unutmak.
Gözlerini bir çırpıda kalbimden çıkarıp atmak.

Sahi o gözlerin var ya...
Gözlerin işte canım,
Kimse gibi bakmayan gözlerin
Canımı böylesine yakan gözlerin
Peki şimdi hangi kahpenin vücudunda izlerin?

Geçmişimde ne kadar sen varsa
Ne kadar senli cümlem varsa
Hepsini tek bir seferde yakarım.

Kolayda olmaz öyle sandığın kadar
Geçmiş bu...
Her duvara, her dokunuşa sinmiş geçmiş
Üzerinden geçilmiş kalplerin cehennemi gibiymiş ellerin
Bilemedim.
Kalbimi en hevesli aşığın olarak ben teslim ettim

Bir daha benim olmayacaksın öylesine
Ve ben sende böylesine deli kalmayacağım
Her şey bitip giderken
Arkadan çaresizce durup ben izlerken
Mesela bazen de hıçkırıklara boğulurken
Sen anlamazdan gelip dönüp gitmeye devam edeceksin.
Biliyorum işte.
Dün gibi, adım gibi, sen gibi

Sana dair ne varsa biliyorum.



12 Temmuz 2014 Cumartesi

Aşk, Alkol, Kan Yani Sen

Uyuyorum günlerce
Bazen uyanmayı unutuyorum.
Yaşamayı unuttuğum gibi.
Geçti sanıyorum,
Bak işte bitti diyorum.
Gözlerimi açar açmaz mı yakar ciğerime dolan nefes
İstemiyorum artık
Bana bıraktığın nefes alışlarımı da istemiyorum.
Tekrar verdiğimde teninde son bulmayacaklarsa
Yakın beni
Nefesimi alın, an be an
Durun dersem zincirlere vurun 
Bir daha yakın.
Kokun bu kadar yakınken benim değilse.
Boşver istemiyorum...

Alkolü bulandan Allah bin kere razı olsun.
Bu kafayı başka türlü dağıtsaydım kan çıkardı
Çok kan.
Çok ölüm çıkardı bu evden mesela
Sabahın ışıklarında duvarlarda kan ışıldardı
Odam sigara değil kan kokardı.

Ve sen gitmeseydin eğer
Yani hala benim olsaydın

Mesela kokun hala tenime işleseydi
Üşüdüğümde kat kat polar giymek zorunda kalmasaydım mesela

Her cümlem hala seninle başlasaydı
Midemdeki o ufak sancının nedeni sen olsaydın
Sen işte
Allah'ın belası sen
Başımın belası
Gönlümün tek derdi sen olsaydın

O zaman bu Allah'ın belası yazıları yazmazdım.
Bu kanıma işleyen şarkıları dinlemezdim.
Sezeni de bu kadar sevmezdim
Ve alkolü de.
İyi bir ailem bile olurdu belki de.

Madem yoksun
Söylemeye devam et Sezen
Seni kimler aldı de,
Beni unutma de,
Giiit-me de,
De anasını satayım diyebildiğin kadar de.
Sövemediğim her anın acısını çıkar benden razıyım.
Bir kez şikayet edersem gözlerinde asın beni
Kokusu gelsin son kez burnuma
Buna bin kat fazla razıyım

Ama artık nolur kalkın canımın üstünden
Oksijen yakarken ciğerlerimi
Ruhuma dar gelirken bedenim.
Siktirip gidin.
Yalnızlığım mutlu eder beni
Siz hiç düşünmeyin.

9 Temmuz 2014 Çarşamba

Doğum Günü


Sensiz geçireceğim 8. doğum günümden merhaba baba

Tam 19 yaşındayım işte
Dolu dolu
Sensiz
Bir başına 19

Tonlarca arkadaşım var
Bazıları en yakınım
Bazıları tanıdığım
Bazılarını belki hala tanımıyorum bile
Hepsi de bana aynı şeyleri söylüyor
Mutlu seneler,
İyi ki doğdun, 
İyi ki varsın,
Doğum günün kutlu olsun

Mutlu geçmiyor bilmiyorlar
Sen yokken kutlayacak bir şeyim yok
Bilmiyorlar
Yüzüm gülerken 
Aklımdan gönlümden geçenleri bilmiyorlar
Birisi de çıkıp demiyor ki;
Yalnızlıktan ölüyorsun
Sevgisizlikten ölüyorsun ne kutlaması?
Canım ciğerin dediğin yanında yokken 
Bu neyin sevinci?
Nolmuş yani 19 olmuşsan.
Eksikken bir yarın
29 olsan kaç yazar
Demiyorlar...
Vurmuyorlar yüzüme böylesine gerçekleri
Sahte gülücüklere, sevgilere boğuyorlar
Sen yokken baba 
İnan tat alamıyorum
Bilmiyorlar

Gidip uyuyorum yine
Geçsin diye uyuyorum
Gözlerimi tüm dünyaya umarsızca kapatıyorum
Sen gibi.
Bugün tam da sen gibi yapıyorum
Kimleri bırakıyorum arkamda bilmeden
Umursamadan davranıyorum.

Kimsem olmasa mesela
Sen olsan
Saat tam 12 olsa
Çalsan odamın kapısını
Gel "babacım" desem
Usulca başını uzatsan içeriye
Küçük kızımın bugün doğum günü desen
Ben tam da unuttuğunu düşünürken
Başımı avuçlarının içine alsan
Alnıma kocaman bir öpücük yerleştirip
19. Yaş günün kutlu olsun "kızım" desen
Mutluluktan gözlerim dolsa ve
Hiç bırakmayacakmış gibi sarılsam sana 
Kokunu çeksem bir kez daha içime
O gün sırf benim doğum günüm diye
Seninle beraber uyusam
En huzurlu, en güvenli uykum olsa
Nefes alışverişlerin ninni gibi gelse
Bir gece bile olsa gerçekten korkusuzca uyusam baba.

Biliyorum, 
Biliyorum hepsi hayal
Yine rüya görüyorum işte
Gözyaşlarım süzülürken
İçimden geçen ne kadar dilek varsa
Tam da sığmıyorken mumlar doğum günü pastama
Mutluluk gözyaşları diyerek alkışlayanlara
Seninle bir gün daha diliyorum baba
Bu sene belki gerçekleşir umuduyla 
Merhaba yeni bir yaşa

Ve bu satırların sonuna gelebilen kim varsa;
Hemen şu an bıraksın okumayı
Kalkıp git düşünmeden sarıl o adama
Seni canından, kanından var eden
Hala dimdik durabilirken 
Onun varlığını hissediyorken 
Git sarılabildiğin kadar sarıl.
Çünkü;
Kokusunu ne zaman kaybedeceğini hiç bilemiyorsun 


GÜVEN VEREN BİR OMUZ

Küçüklükten beri elimin tutulmasından hiç hoşlanmazdım.
Kendimi koruyabileceğime inanır ellerimin serbest olmasının rahatlığına aşıktım.
Tek bir kişi elimi tutmak için uzattığında geri çeviremezdim.
Babam ne zaman elimi tutmak istese izin verirdim.
Küçücük ellerimin onun avuçlarında kaybolmasını izler,
Duyduğum huzuru hiç bir şeye değişmezdim.
Babamın elleri yaşlanmışçasına buruşuk ve emek doluydu.
Babamın ellerinde kendimi gördüm.
Beni büyütüşünü, kucaklayışını,
Yerden defalarca kez de olsa kaldırışını...
Ağladığımda ilk baba derdim.
Bilirdim ne olursa olsun koşup geleceğini.
Ben hiç zorluk çekmezdim onun yanında.
Zorluk nedir bilmezdim.
Ağlamalarım bile mutluluk dolu olurdu.
Aslında göz yaşlarım sadece babamın sevgisi için akardı.
Şimdi özlemi için akıyor.
Artık ağlayışlarımda babamı bulamayacağımı biliyorum.
Yerden tek başına kalkmak zorunda olduğumu da.
Yanıma kimsenin onun gibi koşup gelmeyeceğini de.
Hıçkırarak ağlıyorum.
Artık utanmadan ağlıyorum.
Babamın yokluğuna, başımı dayayacak bir omuzum olmayışına ağlıyorum.
Artık bende güçsüzüm.
Belki de hep öyleydim.
Hiç ayakta duramadım.
Ama duruyormuş gibi göründüm.
Ben aslında hep tektim.
Babamın bir gün gideceğini ilk 7 yaşında anladım.
11 yaşına adım attığımın ilk günlerinde de gidişini izledim. 
Arkasından sadece baktım.
O gün hiç olmadığı kadar çok ağladım.
Geri gelsin diye ağladım.
Yere düşmüş gibi yaptım.
Canımı acıttım gelip beni kurtarsın diye.
Ama gelmedi.
Şimdi 17 yaşındayım.
6 yıldır yere düşüyorum, ağlıyorum, yalnız kalıyorum.
Sadece babam gelsin diye.
Kalk kızım artık ağlama ben burdayım desin diye.
Ama kimse gelmiyor.
Ben hep tek kalıyorum.
Kimse anlamıyor.
Ellerim artık hep tek.
Korktuğum zamanda kendi elimi tutuyorum.
Avuçlarım artık senin avuçların kadar büyük baba.
Yoksa ellerim büyüdü diye mi artık elimi tutmuyorsun?
Evet büyüdüm. 
Ama hala senin küçük kızınım.
Hani hep kendimi koruyabilirim derdim ya.
Ben ilk kez bu kadar çaresizim baba.
İlk kez kendimi koruyamıyorum ve düştüğüm yerden kalkamıyorum.
Ben ilk kez birinin senin gibi benim ellerimi tutmasını istiyorum.
Birisine sana güvendiğim gibi güvenmek istiyorum.
Karşıma bir sen daha çıkmayacağını bile bile oturup hala ağlıyorum.
Göz yaşlarımın bittiği gün geleceğini söylediler.
Uğraşıyorum baba.
Bir damla daha yaş akmaması için uğraşıyorum.
Geleceğin güne kavuşmak için uğraşıyorum.
Eğer gelmeyeceksen söyle.
İlk intihar durağında ben uğrayayım yanına.
Bir kez görsem, ellerini bir kez tutup sıkıca sarılsam yeter.
Bana ne yapmam gerektiğini bir kez daha söylesen yeter...

HAYAT BAZEN...

Hatalar can acıtır
Hatalarımla yaşamayı öğrendim
Mutluluk bazen 3 gün sürer
3 yıl gibi görmeyi öğrendim

Göz yaşlarını içine akıtmak vardır ya
Dışarıdan akmaya başladıkları gün
Güçsüz olduğumu da öğrendim

Aşk,
Zamansız gelir bazen
Savunmasızsındır
Güvenmeye açık
Canını yakmasına bile bile izin verirsin belki de
Düşünmeden
Anlık
Sadece hissederek

Hıçkırarak ağlamaktır hayat biraz
Yere düşmektir
Hatta bazen medet ummak
Bazen hayal kurmak
Biraz da hayallerini kendi elinle yıkmak

Yanlış insandır hayat biraz
Doğru zamanda yanlış insan
Bile bile hatadır
Hatta uçurumdan atlamayı oyun sanmak

Nefesinin kesilmesidir biraz
Kimi zaman acıdan
Kimi zaman zevkten

Hayat
"ummadık taş baş yarardır" bazen
Yada "oluruna bırak"tır
Bıraktırabiliyorsan eğer

Yürüdüğün yolun boşuna olduğunu görmendir
Hatta bazen hayat
Tam da mutluluğun ortasında
İçten kahkahalar savurduğun anda
Yüreğinin ortasına bir ateş düşmesidir
Nedenini bilmediğin
Anlamlandıramadığın bir acının
Bedelini ödemektir ansızın

Hayat bazen tam da
İçten bir has siktir diyebilmektir
Her şeye
Herkese
İnsanlara
Aşklarına
Arkadaşlarına
Acılarına
Koca bir siktir diyebilmek
Diyebiliyorsan eğer...

VE SEN İYİ Kİ BENİMSİN SEVGİLİM!

Yeni bir sayfanın
İlk cümlesine "ve" diyerek başladım

Hiç yadırgamadan
Sanki daha öncesinde bu konudan bahsetmişim gibi...
Aynı seni hayatıma alıp 
Sanki yıllardır benimsemişim gibi...
Senden öncesi de yok gibi
Öyle bir gelmişsin ki
Tüm geçmişimi yakmışsın gibi.
Tüm acılarıma bedel verilen bir ödülsün bana
Kalp kırıklıklarımın
Üzerinden geçilen gururumun
Yıkılan hayallerimin toplamısın
En umutsuz anımda,
Karanlığın ortasında kalmışken tam da
Hiç ummadığım bir çıkış yolusun bana
Sana aşığım

Seni seviyorum

Senin için ölürüm
Klişe olmuş cümleleri kullanmak istemiyorum ben,
Çünkü bunları zaten en iyi sen biliyorsun
Ben kokun demek istiyorum
Ciğerlerime dolduğu an beni de yakan kokun.
Gözlerin demek istiyorum
Durup saatlerce izlerken seni
Gözbebeğinde kendimi görüşümden bahsetmek istiyorum
Kalp atışların var bir de
Ritmi;
Hayatımda duyduğum en güzel melodi sanki
Sen her şeysin bundan sonra
Her gece dilediğim huzur,
Gözyaşlarıyla uyandığım rüyaların sonu,
Kalp atışlarımı düzenleyen aşk tanrısı,
Ve canıma değer katan bir parça
Senden öncesinde sahip olamadığım ne varsa
Hepsinin karşılığısın adeta
İyiki aşk dilenmişim Tanrıdan usanmadan
İyiki yalnızlığı cebimden ayırmamışım
Bir bozuk paraya olan ihtiyacım kadar
Bilseydim seni göndereceğini
Daha çok gecelerce ağlardım
Bilseydim sonunda kokunu vaad edeceğini
Daha çok keserdim bileklerimi acımadan
Neyseki artık geldin sevgilim
Aslında hep benimdin,
Farkında değilsin
Aslında rüyalarıma giren o prens hep sendin.
Hayallerimi süsleyen
Doğru insan dediğim o adam sendin.
Hep yanımda ol
Hep benim ol
Hep beni sev
Kokunu tenine bıraktığın tek kadın olayım
Ve sen tüm gülücüklerini benim için sakla
Tüm hüzünlerini benim için biriktir avucunda
Sana dair ne varsa
Hepsini istiyorum bundan sonra
Üstüne söylenecek milyonlarca söz olsa da
Sen şunları bil bu saatten sonra
Benimsin, seninim