21 Temmuz 2014 Pazartesi

Bugünden Kopanlar

Hayat her zaman beklentilerinizi karşılamaz önce bu konu da bir anlaşalım.

İnsanlar böyle yüzleri gülerek uyanıyor filmlerde, sevinçle pencereye koşup doğan güneşe gülümsüyorlar, hafif bir rüzgar esiyor sonra gıdıklanır gibi hoşlarına da gidiyor falan filan. Eee nerde bunun gerçek hayattaki karşılığı? Mutlu uyandığım o kadar az sabah hatırlıyorum ki. Saysam bir listeye sığarlar. Hayatım şu son dönemi somurtmakla yahut birilerinin yaptığı aptalca şeylere canımı sıkmakla geçiyor. Halbuki oldukça fazla gülen bir insanım, mutlu insanları severim. Somurtan insanlardan hep uzak durmaya çalıştım çünkü enerjimi düşürdüklerine inanırım. Ancak nedense ben şu son günlerde oldukça fazla mutsuz dolaşıyorum. Boş ya bomboş geliyor birçok şey. Okuyarak vaktimi geçiriyorum farklı dünyaların içine girebilmek için o da bir süre sonra etkisini kaybediyor. 

Mutlu aşk falan yalan hikaye bence. İlk başlarda bu canım cicim ayları var. Sonra her şey senin karşındakine ne kadar tahammül edebildiğine bağlı. Eğer sabırsız bir insansan, tahammülün yoksa artık ipler kopuyor. Sonra ne yaparsan yap açılan yaraları kapatmak mümkün olmuyor.

Nefes almaya ihtiyaç duyuyorum bazen. Duvarların üstüme geldiğini, insanların boş işler peşinde koştuğunu ve beni daralttığını hissettiğim her zaman kaçtım. Evet kaçmak korkaklık gibi bir şey belki ama gururla söylüyorum kaçtım. Girilmesi baştan saçma olan bir savaş için kalamazdım. Sizi anlamayacak insanlarla vakit kaybetmeyin, onlara bir şeyler anlatmak için uğraşmayın çünkü anlamazlar. Hele ki kendi bildiğini tekrarlayıp duran papağanlarla bu tarz tartışmalara maruz kalıyorsanız kaçabildiğiniz en uzak yere gidin. Sizi yorarlar, canınızı bile çıkarırlar. Beni çok yordular. Bu sebeple artık kaçmak bana korkaklık gibi gelmiyor. Aksine şimdiye kadar gösterdiğim cesaretimin sonucunda bu, kendime verdiğim bir ödülmüş gibi.

Böyle zamanlarda konuşacak birini bulamamakta kötü. Kime ne anlatacaksın. Şahsen ben artık kimseyle konuşmak istemiyorum, kimseye derdimi anlatmak istemiyorum. Yarın bir gün, kuyruk acısıyla kimin size ne zararlar vereceğini bilemezsiniz. Kimse hakkınızda fazla şey öğrenmemeli bence. Ben bununda zararını çok çektim.

Sanırım şu hayatta en sevdiğim/sevmediğim yönüm unutmak. Evet öyle unutkan bir insanım ki artık bunun bir sınırı yok. Kitap okumak için ayağa kalkarım hangi kitabı alacağımı unuturum. Arkadaşıma buluşmak için söz veririm, gününü saatini unuturum. Bilgisayarı açarım bir işimi yapmak için o işin ne olduğunu unuturum, yemek yemeyi unuturum bla bla bla... Daha bir sürü şey. Fakat bazen de unutamadığım oluyor. İnsanları, anıları, yüzleri, yaptıklarını. Unutamamak insanlara verilmiş en büyük ceza bana kalırsa. Düşünsenize, aklınız çıkıyor ama onlar çıkmıyor aklınızdan. Bugüne kadar unuttuğum şeylerin cezasını pek çektim diyemem ancak unutamadığım şeylerin acısını hala çekiyorum. 

Bazen canın sağ olsun diyebilme cesaretini göstermek gerekir. Sevgi her şeyin üstesinden gelmez belki ama üstünü örtebilmelidir. 

BU DA BENDEN OLSUN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder