13 Mart 2015 Cuma

Yeter Ulan!

Önceden yağmurdan kaçar, hemen saklanacak bir yerler arar ıslanmamaya çalışırdım. Islandığım zamanlarda kendimi hiç olmadığım kadar kötü hisseder hatta modum düşerdi. 

Birkaç gün önce olan bir yağmurda yine fark ettim ki hızlı adımlarla yürüyorum, kaçacak bir yerler arıyorum. Durdurdum kendimi aniden. Adımlarımı yavaşlattım, olabildiğince aheste yürümeye çalıştım. Kulağımda her zaman olduğu gibi kulaklığım, müziğimi dinleyip etrafta kaçışarak ıslanmayacakları bir yer arayan insanları izledim. Ben onları izlerken, onların da bana, bu kız neden böylesine yavaşça yürüyor, diye şaşkınca baktıklarını fark ettim. Normal şartlarda evet anormal bir şey yapıyordum çünkü yağmur çok hızlandı ve tabiri caizse bardak boşanırcasına yağıyordu. Neredeyse birkaç dakika içerisinde sırılsıklam olacaktım. Ancak umrumda bile değildi. Aksine o kadar mutluydum ki. Hiçbir şey düşünmeden sadece yağmurun vücudumda bıraktığı etkileri düşündüm. Müziğime daha çok kulak verdim bana hissettirdiklerini düşündüm. O an resmen farklı bir boyuttaydım. Dünyanın herhangi bir köşesinde değil de çok daha başka bir yerde. Bu an hiç bitmesin dediğim nadir zamanlardan biriydi. Ki böyle zamanlar genelde hep başkasına bağlı olarak gerçekleşirken o gün ilk kez kendiliğinden sadece bir yağmur altında ıslanmayla gerçekleşmiş olması beni daha da çok  mutlu etti. Evin önüne geldiğimde inatla içeri girmedim. Kapının önünde durup ıslanmaya müziğimi tekrar tekrar dinlemeye devam ettim. İçimdeki dans etme isteğini durduramayıp; kollarımı açıp, gökyüzüne kafamı kaldırıp, etrafımda birkaç kez döndüğümü de itiraf etmeliyim. Sanki özgürlüğünü yeni kazanmış bir esir gibiydim. Sanki ruhumu o kafesinden kurtarmış, göğsümü gere gere yağmur sularıyla yıkıyor gibiydim. Zaman ve mekandan tamamen bağımsız. Huzura kollarımı açmıştım.



Hiç kimse umrumda değildi. İnsanlar ne der ya da ne düşünür diye bir derdim yoktu çünkü orada o an benden başka hiç kimse yoktu. Olsa bile yoktu. O kadar bağımsız, o kadar özgür ve o kadar mutluydum. Buna ihtiyacım olduğunu ve çok uzun zamandır neden yapmadığımı anlayamadım. Kendimi sorguladım. 

Sonra dedim ki; hep içinden ben özgürüm dersin, insanlar ne der umrumda değil dersin, onlar konuşsun dursun ben yapacağımı yaparım dersin ama öyle olmadığını sende fark ediyorsun. Neden kendinle çelişiyorsun? Neden yapmak istediklerini erteliyor, o an içinden geçen neyse onu yapmıyorsun? Bırak insanlar ne derse desin. 

O gün yağmurda ıslandığımı ve çok mutlu olduğumu söylediğim hiç kimse beni anlamadı. Ayy deli misin ya hasta olursan, git hemen üstünü değiştir, şuna bak sırılsıklam olmuşsun, ıslanmak yazın güzel ya kışın değil... Gibi saçma sapan bir sürü cümle duydum. Kimse o an ki mutluluğumu, huzurumu, içimde kopan fırtınaları anlayamamıştı. Çünkü kimse ben değil, kimse benim hissettiklerimi hissetmedi ve hissedemez. O halde neden onların düşüncelerine göre hareket ediyorum ki? Neden onlar ne der diye düşünüyorum. Onlar ne der diye düşünmeden kendi istediğim için yaptığım birçok şey de hep daha mutluydum. En azından ben yaptım, benim sorumluluğumda sizi ilgilendirmez diyebildim. Şimdi bundan vazgeçmem için bana tek bir neden söyleyin?

Ya insanlar beni yanlış anlarsa
Ya bana kötü gözle bakarsa
Ya ben yanlış bir şey yaparsam
Ya beni sevmezlerse
Ya ya ya...

Hiçbiriniz umrumda bile değilsiniz.

Beni yanlış anlayabilirsiniz, doğrusunu ben bildikten sonra
Bana kötü gözle bakabilirsiniz, bunu pek umursamam
Ben yanlış yapabilirim, çünkü insanım doğamda var
Beni sevmeyebilirsiniz, en az benim sizi sevmediğim kadar
Ve buna benzer birçok cümlenize vereceğim cevabım bu olacak

Ben buyum, böyle yaptım, böyle yapacağım
Pişmanlıksa benim pişmanlığım
Yanlışsa benim yanlışım
Seçimse benim seçimim
Zararı da yararı da bana.
Şimdi hepiniz önce kendi kapınızın önündekileri süpürün
Sonra belki bana dil uzatmaya hakkınız olabilir

Özgürlüğün tadını bir kere aldım, bırakmaya hiç niyetim yok

Bunlar da o gün dinlediğim şarkılardan birkaçı...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder